Girişimsel Tedavi Sonrası Rezidüel Triküspit Regürjitasyonunun Prediktörleri

Girişimsel Tedavi Sonrası Rezidüel Tr...

Triküspit regürjitasyonu (TR) sağkalım üzerinde önemli bir etkiye sahiptir ve mortalitede belirgin bir artışa neden olmaktadır. Özellikle ileri yaşlarda TR prevalansı artmakta ve önemli bir hastalık yüküne yol açmaktadır. Cerrahi onarım veya replasman TR'nin azaltılmasında etkilidir, bununla birlikte %10'a varan yüksek hastane içi mortalite oranıyla da ilişkilendirilmektedir. TR’de cerrahi ve semptomatik medikal tedavinin yanı sıra yeni tedavi seçeneklerine ihtiyaç duyulmaktadır. Son yıllarda, yüksek cerrahi riski olan hastalar için yeni girişimsel tedaviler geliştirilmiş ve bunların TR'nin azaltılması ve fonksiyonel kapasitenin iyileştirilmesi üzerinde anlamlı etkilerinin olduğu gösterilmiştir. Perkütan anüloplasti (PA) ve triküspit transkateter uçtan uca onarım (T-TEER) burada en çok kullanılan yaklaşımlardır. Bununla birlikte, girişim sonrası TR azalmasının prediktörleri sınırlı kalmaktadır. BT genellikle TR değerlendirmesinde ve hem PA hem de T-TEER'in prosedürel planlaması sırasında gerçekleştirildiğinden, bu bilgilerin tedavi algoritmalarına entegre edilmesi, hastaların tedavisini ve cihaz seçimini optimize etmek için çok önemlidir.

Isabel Mattig ve arkadaşlarının yaptığı çalışmanın odak noktası, PA veya T-TEER uygulanan hastalarda otomatik derin öğrenme algoritmaları kullanarak BT ile triküspit kapak anatomisini, sağ kalp morfolojisini ve işlevini değerlendirmektir. Ek olarak, girişimsel tedavi sonrasında rezidüel TR ile ilişkili parametrelerin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.

Çalışmaya PA (n=52) veya T-TEER (n=32) öncesi şiddetli veya torransiyal TR’si ve BT’leri olan 84 hasta dahil edilmiştir. BT'ler, triküspit kapak anatomisini, sağ kalp morfolojisini ve işlevini değerlendirmek için otomatik derin öğrenme algoritmaları kullanılarak analiz edilmiştir. Sonuç parametreleri girişim sonrası TR≤1 ve tüm nedenlere bağlı mortaliteyi içermektedir.

Çalışmada, T-TEER veya PA uygulanan hastaların kardiyak BT ile değerlendirilen sağ kalp morfolojisi ve fonksiyonu karşılaştırılmış ve otomatik derin öğrenme BT algoritmaları kullanılarak girişimsel tedavi sonrası TR azalmasının öngörücüleri değerlendirilmiştir. Başlıca bulgular şunlardır: 

(i) PA hastalarında daha büyük sağ kalp hacimleri ve daha fazla tenting görülmüştür. Bununla birlikte, PA ve T-TEER ortalama 2-3 derecelik karşılaştırılabilir bir TR iyileşmesi ile sonuçlanmıştır. 

(ii) Sağ koroner artere güvenli mesafe PA için bir ön koşul olduğundan, beklendiği gibi triküspit anulus ile SKA arasındaki mesafe PA grubunda T-TEER grubuna kıyasla daha büyük olmuştur. Bununla birlikte, PA uygulanan hastaların %67'sinde SKA’ya yakınlık gösteren (<6 mm mesafe olarak tanımlanan) en az bir segment görülmüştür. 

(iii) Girişim sonrası TR derecesi ≤1 olan hastaların tenting yükseklikleri ve açıları daha düşük bulunmuştur. T-TEER grubunda, ön yaprakçığın tenting yüksekliği ve açısı, girişim sonrası TR derecesi ≤1 ile ilişkilendirilmiştir. Girişim sonrası TR derecesi >1'i belirlemek için T-TEER için 6,8 mm ve PA için 9,2 mm'lik bir tenting yüksekliği eşiği belirlenmiştir. 

(iv) Girişim sonrası TR derecesi >1 olan hastalar, TR derecesi ≤1 olan hastalara kıyasla sayısal olarak daha yüksek mortalite (%12 vs %4) göstermiştir. 

Sonuç olarak sağ kalp morfolojisi ve fonksiyonunun yanı sıra triküspit kapağın otomatik BT değerlendirmesi, TR'nin girişimsel tedavisinden önce karar vermeye rehberlik etme potansiyeline sahiptir ancak bunun prospektif çalışmalarla doğrulanması önerilmektedir.

BT:Bilgisayarlı tomografi; PA:Perkütan anüloplasti; SKA:Sağ koroner arter; T-TEER:Triküspit Transkateter Uçtan Uca Onarım; TR:Triküspit regürjitasyonu

TR-NON-2024-00162 (Mart 2025)

Referans: Mattig I, et al. Scientific Reports. 2024;14:19946.